Melbourne'de Hava

23 Mayıs 2014 Cuma

Yazı 8 - Avustralya'daki 8 yılımız

Evet 9 Mayis 2014 Cuma gunu Avustralya’ya yerlesmek uzere ayak bastigimiz 9 Mayis 2006’dan bu yana tam 8 yilimizi bitirmis olduk. 8 yil ne kadar da cabuk gecti. Halbuki buraya gocmenlik icin basvurdugumuz, telaslari yasadigimiz zamanlar dun gibi.

Bu 8 yilda neler oldu?

9 Mayis 2006’da buradaki yasantimiza basladik. Finansal olarak cok guclu gelememistik maalesef. Butcemiz ve burda is bulma kolayligi bakimindan kendimize 3 ay sure bictik. Yani 3 ay icinde esim ve benden en azindan birimiz is bulamazsak Turkiye’ye donecektik. Kararimiz bu sekilde idi.

Geldigimiz gibi arkadaslarlarimiz bizi misafir ederlerken bizde kiralik ev tutmak icin ev arayislarimizi yaptik. Sonunda yine bir Turk’un sahibi oldugu bir evi kiraladik. Evimize bazilari sifir yeni, bazilari ikinci el olmak uzere esyalarimizi almaya basladik. Esimin o zamanlar Ingilizce seviyesi cok uygun olmadigi icin bir an once is bulma sorumlulugu benim uzerimdeydi. Ben bir bilgisayar muhendisiyim. Buraya 2004’te gelisimizde is piyalasalari daha mi iyidi bilemiyorum ama 2006’nin Mayis’inda geldigimizde durumun o sekilde (2004 Ekim’indeki gibi) olmadigini anlamamiz cok uzun surmedi. Tuttugumuz eve yerlesme telasi, Avustralya’ya gocmen olarak gelen herkesin yapmasi gereken yasal islemler vs gibi islemler ile ugrasmalarimiz bittikten sonra Mayis ayinin son gunleri ve Haziran ayinin basi itibariyle son surat islere basvurmaya basladim. Turkiye’de calistigim alanda yaptigim basvurular bir sekilde pozitif sekilde sonuclanmadi nedense. Is gorusmeleri aslinda fena gecmiyordu ama sonuc bir turlu gelmiyordu. Yasamak icin Melbourne’u secmistik ve Sydney’deki islere basvurmak istemiyordum. Bir sekilde Melbourne’de is bulmam gerekiyordu anlayacaginiz. Yoksa yolun sonu tekrar gerisin geriye Istanbul’du. Bir is gorusmesinde gorusmeyi yapan acentanin bana “baska pozisyonlar ile ilgili gorusmelerin var mi?” sorusu uzerine “evet su anda 4 ayri pozisyon icin gorusme halindeyim” demem uzerine, “istedigin kadar isle ilgili gorusme yapiyor ol, is gorusmeleri faturalarini odemez” demesi hala kulaklarimda cinliyor gibi. Aslina bakarsaniz bu soylem benim is aramamda taktiksel bir degisime de sebep oldu diyebilirim. Turkiye’de tecrubeli oldugum alan disinda da is aramaya ve o islerede basvurmaya basladim.

Sonucta Avustralya’daki ilk isimi yine burada yasayan Turk grubunun arasinda bir maillesme sonucu tanistigim bir Turk’un (yani su andaki mudurum) yardimi ile buldum. Bu is, tecrubem olmayan bir alandaydi ama adaptasyonum uzun surmedi ve calisma ortami Istanbul’dan sonra cok rahat ve stressiz gelmisti. Bu sekilde kendimize bictigimiz 3 ayin dolmasina yaklasik 3 hafta kala 17 Temmuz 2006’da Melbourne’deki ilk isime baslamis oldum.

Sonrasinda, esim Ingilizce kursuna basladi. Onun alaninda is bulmasi Agustos 2007’i buldu.

2009 yilinin Nisan ayinda Avustralya vatandasligimizi aldik ve hem Turkiye hem de Avustralya vatandasi olarak ‘cifte vatandas’ kategorisine gecmis olduk.

Yine bu 8 sene zarfinda hayatimizdaki en buyuk degisiklik tabii ki aramiza 2009 Ekim ayinda katilan kizimiz oldu. Ilerleyen yazilarda Avustralya’da daha dogrusu Melbourne’de bebeklikten itibaren cocuk yetistirmek ile ilgili yazilarim olacak. Sadece yazilarimin arasi uzun olabilir bu konuda okuyucularim lutfen kusura bakmasinlar ancak hayatin ritmine ayak uydurmak burada da cok kolay degil. Dolayisi ile yazi yazacak bos vakit bulabilmek kolay olmuyor. Ama mumkun oldukca yazacagim.

Ben 2006 Temmuz’da basladigim isyerimde hala calismaya devam ediyorum 8 seneyi devirmek uzereyim kismetse. Calistigim yer Melbourne’un baskenti oldugu Victoria hukumetinin bir departmani. Avustralya’da is kanunlarina gore isverenler calisanlarina ‘long service leave’ yani uzun donem sadakat izni denilebilecek bir izin veriyorlar. Bu izin 10 sene hizmet icin 3 ay olarak uygulaniyor genelde. Tam emin degilim ama bu butun heryerde bu sekilde uygulaniyor sanirim. Gectigimiz sene benimde bu izni hakketmeme 3 yil kaldi derken is yerimde uygulanan kurallarin degistirilmesi sonucu 7 sene hizmetten sonra bu izni orantili olarak (7 sene icin 3 ayin %70’i seklinde) kullanilabilir hale getirdiler. Bakalim kullanabilirsem tabii ki boyle bir izni hayatimda ilk defa almis olacagim. Avustralya’ya gocmen olarak gelmeden once Turkiye’deyken bir isyerindeki en uzun calisma surem 4 seneydi. Su siralar su andaki isyerimde bu sureyi ikiye katlamak uzereyim.

Buradaki 8 sene zarfinda guzel seyler yasadik. Doganin, piknik, kamp olayinin dibine vurduk. Dogada yaptigimiz piknik kahvaltilar arkadas grubumuzla bir araya geldigimiz guzel anilar oldular. Yazin cok sicak kavurucu havalar haricinde diger zamanlarda hep yapabildik boyle piknikleri artik Istanbul’da dogaya ne kadar hasret kaldiysak hicte sikilmadik bundan. 8 sene icinde 2008, 2010 ve 2012 yazlarinda (Turkiye yazlarinda) olmak uzere 3 kere Turkiye’ye tatile geldik. 1 kere Sydney tatili ve 1 kerede Yeni Zellanda’nin guney adasi (Christchurch deprem yasayip yikilmadan once gormus olduk) olmak uzere buyuk tatillerimizi yaptik. Daha henuz maalesef Queensland tarafina bir tatile gidemedik, Gold Coast ve Great Barrier Reef bolgesini henuz goremedik. Umarim ileride gorebiliriz oralarida. Bunlari buradaki yasam standardindan biraz ornek verebilmek adina listeledim. Ayrica Turkiye’de bazi kisilerden duymustuk; yani onlar yanlis biliyorlardi; iste Avustralya’ya gocmen olarak gittiniz mi, 5 sene ulke disina cikamiyormussunuz, hukumet izin vermiyormus falan, filan. Bu tip kulaktan dolma yanlis bilgileri kirmak adina yazdim ayrica.

Istanbul’daki hayatimiza gore neler degisti?

En buyuk degisiklikler tabii ki de cografik ve iklimsel degisiklikler. Yani guney yarim kurede yasayip, yazi Aralik-Ocak-Subat aylarinda, kisi da Haziran-Temmuz-Agustos aylarinda yasamak, Turkiye gunu yasamaya devam ederken bizim burada gece uykusunda olmamiz ve biz uyanipta islerimize geldigimizde Turkiye’nin gece uykusunda olmasi gibi. Burda kis mevsimiyken, Turkiye’ye tatile gidince kistan yaza gittigimiz icin cok ilginc oluyor ve vucudumuz hemen uyum sagliyor oraya ama tatil bitipte buraya kisa donunce tam tersi oluyor ve yol yorgunlugu ve jetlag bir turlu bitmek bilmiyor gibi oluyor.

Az stress, cok lay lay diyebilirim kisaca. Az stress kismi son 1-2 yilda biraz artmis olsada hala Istanbul seviyesine cikmis degil. Her yil yapilan listelerde sikca dunyanin en yasanabilir sehri ilan edilen (ama bana gore degil, olmamali) Melbourne’de yasiyoruz. Sehircilik bakimindan gercekten iyi bir sehir. Bu anlamda Istanbul’u ozledigimi soyleyemem. Cok duzenlli. Gerci dedigim gibi son 1-2 senede burada da bayagi bir trafik problemi olusmaya basladi gibi. Uzun mesafe gitmek problem olabiliyor sabah ve aksam is saatlerinde cok yogun oldugundan. Ama yogunluk Istanbul gibi 24 saat degil ancak aksam 7’e kadar devam ediyor diyebilirim. O saatten sonra azalan trafik genelde gece 10’dan itibaren in ile cin’in maclarina sahne olmaya basliyor diyebilirim (ancak bu hafta ici aksamlari gecerli bir durum). Cuma ve Cumartesi geceleri yollar yine bayagi kalabalik oluyor zira insanlar disarida yemek yemeyi ve gece hayatini seviyorlar genelde.

Is yasantimiz daha duzenli; yukarida da belirttigim gibi ben burada bir devlet kurulusunda calisiyorum. Ise baslangic ve bitis saatlerimiz Istanbul’daki is hayatima gore daha duzenli ve haftalik calisma saatimiz daha az diyebilirim. Resmi olarak haftalik calisma saatimiz 38 saat. Bu tabii ki is yukune gore degisiyor aksam mesai yapan arkadaslar oluyor cok seyrekte olsa ama insanlar genelde ofiste gec saate kadar durmak yerine aksam evden isyerine baglanarak calismayi tercih ediyorlar. Cumartesi ve Pazar gunu ise gidipte mesai yapmak gibi bir kavram ise yok diyebilirim en azindan benim calistigim kurulusta benim calistigim IT departmaninda.

Melbourne Istanbul’a gore iklim bakimindan acik hava aktivitelerine daha uygun bir sehir diyebilirim. Kisin havanin yumusak olmasi sebebiyle rahatlikla disarida zaman gecirmek mumkun oluyor. Istanbul'a gore en buyuk degisim bu olsa gerek. Birseyler yapalim dedigimiz zaman aklimiza hep dis mekan aktiviteleri geliyor ve ic mekan aktivitelerine pek takilmiyoruz diyebilirim. Alis veris merkezlerine gezmek icin degil gercekten alis veris yapmak icin gidiyoruz genelde. Gezmek amacli degil.

Bu 8 yilda hayatimizda degisen ve bizi kotu sekilde etkileyen en buyuk sey tabii ki de annelerimize, babalarimiza ve kardeslerimize olan uzakligimiz ve onlari 2 senede (en azindan simdiye kadar) bir gorebiliyor olmamiz ve kizimizin onlarin yoklugunda buyumesi ve o tip akraba kavramlarina goreceli olarak uzak (Turkiye’de onlara yakin olarak yetismesine gore) yetisiyor olmasi. Neyse bu konulari ilerleyen yazilarda irdelemeye calisicagim.

Bu yazimin sonunda gectigimiz hafta Turkiye’de, Soma’da meydana gelen feci maden kazasi sonucu hayatlarini kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine ve yakinlarina bas sagligi, sabir ve kuvvet dilerim. Tek temennim kaza ile ilgili sorumlularin gereken cezalari almalari ve Turkiye’de OH&S yani Is Yeri Guvenligi standartlarinin bir an once istenilen seviyeye getirilmesi ve bu tip kazalarin minimuma indirgenmesidir.

Bir sonraki yazimda biraz Avustralya tarihinden bahsedecegim.


Saglicakla kalin…

2 Mayıs 2014 Cuma

Yazı 7 - Avustralya'da Emeklilik Yaşı 70'e çıkıyor.

Avustralya'da Emeklilik Yaşı 70'e çıkıyor.

Hadi bakalim buyurun buradan yakin... Bunun adi tam da 'mezarda emeklilik' olsa gerek.